Kamu Hukuku

Ceza Muhamekesinin Temel İlkeleri

Ceza muhakemesi hukuku, suç işlenip işlenmediği, işlenmişse failin belli olup olmadığı. fail belliyse ceza alıp almayacağı ve ne ceza alacağı sorunlarını inceleyen hukuk dalıdır.

Ceza muhakemesi hukuku bir kamu hukuk dalıdır. Nitekim ceza muhakemesinde, cezai ilişkinin tarafı olan devlet ile diğer kişiler arasında bir eşitlik söz konusu olmayıp, devlete üstün ve ayrıcaklı yetkiler tanınmıştır.

Ceza muhakemesinin temel ilkeleri aşağıda sayılmıştır:

Davasız Yargılama Olmaz İlkesi

Davasız yargılama olmaz ilkesi gereğince, yargılama makamı, re’sen harekete geçemez; uyuşmazlığı, yargıcın önüne iddia makamı götürür.

Yargılama makamının bir davaya bakabilmesi için faile yüklenen eylemin suç oluşturduğunun ve failin cezalandırılması gerektiğinin iddia makamınca ileri sürülmesi gerektiğini ifade eden ilkeye, davasız yargılama olmaz ilkesi denir.

Davasız Yargılama İlkesinin İstisnaları Nelerdir?

Davasız yargılama olmaz ilkesinin iki istisnası vardır:

  • Otomatik istinaf: İlk derece mahkemelerinden verilen onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir. Bu durumda bir istemde bulunulmasına gerek olmaksızın mahkeme incelemede bulunmaktadır.
  • Hükmün bozulmasının diğer sanıkları etkisi: Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuş gibi hükmün bozulmasından yararlanırlar.

Ceza Davasının Kamusallığı İlkesi

Ceza davasının kamusallığı ilkesi, ceza davasının açılmasının ve yürütülmesinin vatandaşın değil, devletin görevi olduğunu ifade eden ilkedir.

Cumhuriyet başsavcılığı, ceza davasında suçtan zarar görenler ile zarar görecek olan kamuyu temsil eder. Devleti temsil eden bir makamın kamu adına ceza davasını açıp yürütmesi “ceza davasının kamusallığı” ilkesini göstermektedir.

Ceza davasının kamusallığı ilkesinin kabul edilmesinin nedeni, suçların cezasız kalmasını önlemektir. Zira suç mağdurları çeşitli nedenlerle dava açmak istemeyebilirler veya açamayabilirler.

Ceza Davasının Kamusallığı İlkesi

Ceza Davasının Kamusallığı İlkesinin İstisnaları Var Mı?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ceza davasının kamusallığı ilkesinin bir istisnası yoktur; ancak bu ilkenin sınırlandığı iki durum vardır. Bu iki durumda ceza davasının kamusallığı ilkesi sınırlanmıştır:

  • Şikayete bağlı suçlar: Soruşturulması ya da kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda suçtan zarar gören şikâyette bulunmadığı sürece şüpheli hakkında soruşturma yapılamaz ve savcılık iddianame düzenleyemez.
  • İzne veya talebe bağlı suçlar: Soruşturulması ya da kovuşturulması izne veya isteme bağlı suçlarda, bu koşullar gerçekleşmedikçe soruşturma yapılamaz ve savcılık iddianame düzenleyemez.

Maddi Gerçeği Araştırma İlkesi

Maddi gerçeğin araştırılması ilkesi, mahkemenin işin esasını bizzat araştırması ve dış dünyada ne yaşanmışsa onu bulması gerektiğini ifade eden ilkedir.

Ceza muhakemesinin en önemli amaçlarından biri “maddi gerçeğin” ortaya çıkarılmasıdır. Maddi gerçeğe, şüphenin kanıtlara dayanan, akla ve bilime uygun gerekçeyle yenilmesiyle ulaşılabilir.

Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi

Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, ceza muhakemesinde ispat konusunda bir husus kesin olarak aydınlatılamadığında sanık lehine sonuç çıkarılması ve karar verilmesi gerektiğini ifade eden ilkedir.

Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin kabul edilmesinin nedeni, suçluluğu sabit oluncaya kadar sanığın suçsuz sayılması ve bir suçlunun cezasız kalmasının, bir masumun mahkûm olmasına tercih edilmesidir.

Ceza muhakemesinde şüpheli veya sanık suçsuz olduğunu ispatlamak zorunda değildir. Suçun işlendiğini ve failin kim olduğunu iddia makamı ispat etmek zorundadır.

Suçsuzluk karinesi, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir. Suçsuzluk karinesi, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin pozitif hukuktaki temelini oluşturmaktadır.

Doğrudanlık İlkesi

Doğrudanlık ilkesi, hükmü verecek olan yargıcın maddi gerçeği yansıtan kanıtlara bir aracı olmadan ulaşmasını ve onları bizzat incelemesini ifade eden ilkedir.

Doğrudanlık ilkesinin iki istinası mevcuttur. Bunlar;

  • Naiplik,
  • İstinabeden ibarettir.

Sözlülük – Yazılılık İlkesi

Sözlülük ilkesi, duruşmada sözlü olarak ne söylenmişse yalnızca onun karara esas alınabileceğini ifade eden ilkedir. Sanığın sorgusu, savcının iddiası ve savunmalar gibi duruşma sırasındaki muhakeme işlemlerinin hepsinin sözlü olması gerekir.

Yazıldık ilkesi ise muhakemede yazılı olarak ne bildirilmişse onun karara esas alınabileceğini ifade eden ilkedir.

Alenilik İlkesi

Alenilik ilkesi, ceza muhakemesinin gizli olarak değil, halkın girebileceği yerlerde yapılması ve muhakeme tutanaklarının ilgililere açık olmasıdır.

Bu ilkenin kabul edilmesinin en önemli nedenleri; taraflar ve toplumun denetimine açık yargılamada yargıcın duruşmayı yönetirken daha dikkatli olacağı, hükme ulaşırken daha titiz davranacağı ve daha sağlam gerekçeler yazacağı varsayımına dayanır.

Kural olarak kovuşturma evresinin duruşma aşamasında alenilik, soruşturma evresinde ise gizlilik ilkesi geçerlidir. Duruşma herkese açıktır.

Durusmalı olarak verilen hükümde alenilik kuralının ihlâl edilmesi, hukuka kesin aykırılık (mutlak bozma) nedenlerindendir.

Alenilik İlkesinin Sınırlanması

Alenilik ilkesinin bazı durumlarda sınırlanması söz konusudur. Örneğin genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı durumlarda, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.

Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada açıklanır. Bu durumlarda açıklığın kaldırılması istemine ilişkin olarak yapılacak duruşma, istem üzerine veya mahkemece uygun görülürse kapalı yapılır.

Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır, hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.

Kamu Davasının Mecburiliği İlkesi

Kamu davasının mecburiliği ilkesi, suç işlendiği konusunda yeterli kanıtın bulunması durumunda şüpheli hakkında dava açılması gerektiğini ifade eden ilkedir.

Kamu davasının mecburiliği ilkesinin karsısında yer alan ve kamu davası açılmasını savcının takdirine bırakan ilkeye ise maslahata uygunluk ilkesi denir. Bu ilke kabul edildiğinde savcıya, araştırması sonucunda kamu davası açmaya yeterli kanıt bulunmasına rağmen, kamu davası açmanın maslahata uygun olup olmadığını takdir yetkisi verilmektedir.

Kamu Davasının Mecburiliği İlkesinin İstisnaları

Kamu davasının mecburiliği ilkesinin iki istisnası bulunmaktadır. Bunlar:

  • Cezayı kaldıran kişisel neden olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da kişisel cezasızlık nedeninin varlığı durumunda. Cumhuriyet savcısı iddianame düzenlemek yerine, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir (CMK m. 171/1)
  • Cumhuriyet savcısı, uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere. üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebilir. (CMK m. 171/2)

Stj. Av. Mehmet Can CİVAN & Av. Ahmet EKİN

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu